Suda doğumu nasıl yapıyoruz?
Jin.Op.Dr.Selçuk Somer: Suda doğumu nasıl yapıyoruz? Öncelikle gebe ve eşiyle tanışıyoruz. Hem onlar bizi tanıyor hem de biz onları tanıyoruz ve daha sonrasında modern tıbbın getirdiği tüm klasik doğum takibini uygulamaya başlıyoruz. Ve suda doğum için uygun olup olmadıklarını saptıyoruz. Ama ondan sonra suda doğumun kendi içinde bazı özellikleri var bir bilgi gerektiriyor bu bilgilendirme için de doğuma hazırlık eğitimini öneriyoruz.
Op.Dr.Hakan Çoker: Evet, doğuma hazırlık eğitimi keşkesiz doğum merkezinin şartlarından biri çünkü ortak bir dil oluşması lazım ve ailelerin doğumda sorumluluk alabilmesi için bu bilgiyi doğru almaları lazım. Hem doğal doğumla ilgili artı eksileri, hem sezaryenle ilgili artı eksileri hem de suda doğumla ilgili artı eksileri öğrenirler ve sonra tercihlerini belirliyorlar ve sonra biz bu tercihlere uygun olarak kullanacakları doğum ekiplerini belirliyoruz.Ve bu ekip bizim için çok önemli çünkü bire bir destek önemli. Doğumdaki doktorun görevi daha çok patalojilerde ve bütün bu ekibin kurulmasında.
Bu ekibin içinde mutlaka suda doğum eğitimini almış bir ebe var. Bu ebe hem ev ziyaretlerini yapıyor hem de doğum anında sürekli birebir kesintisiz destek veriyor. Böylece gebe havuza girdiği andan itibaren ve doğumu boyunca hiç yalnız kalmıyor.Doğum psikoloğu ile ilgili çalışmalar daha çok hamilelik döneminde oluyor. Bağlanma, aile ilişkileri, eş ile ilişkiler doğum sonrasına bakışlar vs. Çünkü geçmiş travmalar, geçmiş problemlerle ilgili hemen hemen herşey doğum odasına taşınabilir bunu istemiyoruz.
Doğumda bilirsiniz odanın temiz olması önemlidir, bir de zihinsel temizlik daha doğrusu zihinsel sterilizasyon diye bir şey söylüyoruz biz, zihin olarak da açık geçmişten her şeyden kurtulmuş ve geleceğe daha saf bir şekilde adım atacak gebeler lazım böylece doğum anındaki korkular da gidiyor. Sonra doğumu takip etmeye başlıyoruz ve uygun zamanda yani açıklığın belli bir seviyeyi geçmesinden sonra ebe buna karar veriyor veya kadının isteğine bakıyoruz, doğum havuzu zaten şişirilmiş oluyor.
Jin.Op.Dr.Selçuk Somer: Evet burada yalnız şunu vurgulamak isterim; sulu doğum kesinlikle bir hedef değil, bizim sadece seçeneklerimizden bir tanesi. Anne adayı suda doğum yapmak isteyebilir, bir şekilde iç sesiyle çıkmak isteyebilir, çıkabilir sonra tekrar girmek isteyebilir. Bu tür bir özgürlüğü var bunu öncelikle vurgulamak isterim. Ve bizimde en öncelikli konumuz anne ve bebeğin sağlığı.
Tıbbi olarak bir zorunluluk olduğu zaman ekip olarak hemen suda doğumdan da vazgeçebiliriz. Ame her şey normal gidiyorsa, ebemizdaha evvelden doğum başladıktan sonra havuzu musluk suyundan dolduruyor ve sıcaklığı yaklaşık 32-36 derecelerde oluyor, bu ısı anneyi ne üşütmeli ne de terletmeli, içinde kendini rahat hissetmeli, hareket serbestliği sağlayabilmeli. Ve kadın doğumda da istediği kadar suyun içerisinde kalabiliyor, doğum anında da suyun dışına çıkabiliyor ama kalmak isterse de o zaman devamı için destek sağlıyoruz,bebeğin de suyun içine doğumu gerçekleşiyor.
Op.Dr.Hakan Çoker: Burada ısının derecesi çok önemli o yüzden burada hizmet veren ebelerin çok iyi eğitim alması gerekiyor. Zaten Keşkesiz Doğum Merkezi olarak bu eğitimleri de profesyonellere başlattık. Belki bu ısı 36-37 derecelerden başlıyor ama doğum anında çok aşırı sıcak olması annenin terlemesine tansiyonunun düşmesine sebep olabilir. O yüzden çok dikkatli bir takip çizelgemiz var, bu çizelgeyle takip ediyoruz. Enfeksiyon açısından çok büyük bir sorunumuz olmuyor, suya her hangi bir ilaç dezenfektan katmaya
gerek kalmıyor, hastanenin suları zaten kontrol edilerek geliyor.
Doğum anında bizim görevimiz anneyi yavaşlatmak. Ne kadar yavaş doğum yapabilirse o kadar yırtığı vesairesi az oluyor ve bebek daha sakin gelebiliyor. Ve doğumdan sonra bebek anne kucağına direkt gidiyor kordonu kesilmeden, çünkü kordondan hala geri gelecek bir kan miktarı var ve bu kan miktarının geri gelmesi bebeklerdeki anemiyi, kansızlığı azaltıyor. Çocuk doktorlarıyla daha önce konuşuyoruz, rica ediyoruz, ilk muayenelerini kucakta yapabilirler mi diye , böylece doğum sonrası o çok önem verdiğimiz ten tene temas, annenin cildiyle bebeğin cildinin yan yana gelmesi kesilmemiş oluyor. Bebeğin hemen kordonunun kesilip başka bir yerde bakımına pek gerek kalmıyor. Çocuk doktorları da burada bize yardımcı oluyorlar.
Baba eğer isterse doğum havuzunda genellikle eşlerinin arkasında oluyorlar. Doğum havuzuna girmek isteyen babalar da oluyor, bunlar genellikle yabancı babalar içinde çıkıyor ve kendileri istediği zaman buna da izin veriyoruz. Doğum sonrası plasentanın ayrılmasını ise daha çok dışarıda doğum yatağında sağlıyoruz. Arkasından bir saat boyunca anne ve bebeğin mutlaka ten tene temasta kalmasını ve bebeğin tırmalayarak memeyi bulmasını ve ilk emzirmeyi kendisinin yapmasını istiyoruz, çünkü bağlanma bu. Bağlanma bebeğin giydirilip annenin kucağına kumaşlar üstünden konması değil, arada hiç bir şey olmadan ten tene temasın yapılmasıdır. Ve daha sonra odalarına geçiyorlar, sonra da artık kutlamalar başlıyor.